kişisel gelişim, hipnoterapi, nlp, feng shui, rüyalar, yaşam dersleri ve otobiyografi ve edebiyat hakkında bir blog
Translate
31 Temmuz 2015 Cuma
30 Temmuz 2015 Perşembe
Çocuğunuzun karakter gelişimi için
Sağlıklı düşünen her ebeveyn harika çocuklar yetiştirmek
ister. Kendilerinden daha iyi, daha konforlu yaşasınlar diye ellerinden geleni
yaparlar. Ancak; iyi niyetli çabalar her
zaman istenilen sonuçlara yol açmayabilir.
Çocuklarımız bizim aynamızdır. 0-6 yaş aralığındayken taklit
ederek öğrenirler; sözcüklerimizden ziyade beden dilimize dikkat ederler.
Karakter gelişiminin temellerinin atıldığı bu dönemde yapılması ve yapılmaması gerekenleri
bilmenizde yarar var.
Öz güven gelişimi için:
1-Çocuğunuz düştüğü zaman -eğer canı yanmamışsa- hemen
yanına gidip kaldırmayın.
2-Kendi becerebileceği işleri elinden almayın.
3-Mükemmeliyetçi olmayın. Elinden geleni yapıyor olması
yeterlidir.
4-Başardığı ya da çaba gösterdiği konularda övgünüzü
esirgemeyin.
5-Kucağınıza almaktan, sarılmaktan, başını okşamaktan, sevgi
sözcükleri söylemekten çekinmeyin.
6-Başka çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslamayın.
7-Baskı kurmayın. Sürekli eleştirmeyin.
Bencil olmaması için:
1-Her eylemine koşulsuz destek vermeyin. Doğru ile yanlışı
ayırt edebilmeyi öğrenebilsin.
2-Hataları konusunda konuşmaktan çekinmeyin. Doğru ifade
ettiğinizde size hak verecektir.
3-Kurallar koymaktan korkmayın. Belirsizlik çocukları
olumsuz etkiler.
4-Paylaşmayı, yardımseverliği eylemlerinizle gösterin. Rol
model olun.
Karakterinin gelişmesi için:
1-Konuşurken göz temasında bulunun. Onun boyuna inecek kadar
eğilin.
2-Bebek gibi değil bir yetişkin gibi; kendiniz gibi konuşun.
3-Birlikte zaman geçirin, oyunlar oynayın.
4-Koşulsuz
olarak sevin ve seviliyor olduğunu, güvende olduğunu ve değerli olduğunu her
fırsatta söylemeyi ihmal etmeyin. Özellikle gece yatmadan önce; “seni
seviyoruz, bizim için çok değerlisin ve güvendesin,” diyerek uykuya dalmasını
sağlayın.
6 Temmuz 2015 Pazartesi
Kelebeğe dönüşen tırtıl
Ergenlik ve orta yaş dönemi bazı
yönlerden birbirine benzer. İkisinde de fiziksel değişimler karşısında bocalama
ve ayak uyduramama söz konusu olabilir.
İnsanların değişim karşısındaki
tutumları kişilik özelliklerini belirler. Kimimiz hemen adapte olur, kimimiz
direnir. Uyum sağlayabilenler için yaşam daha kolaydır. Direnç göstermek ise işleri zorlaştırır.
Ergenin bedenindeki değişimler
yetişkin olmasının habercisidir. Kelebeğe dönüşen tırtıl misali aynaya
baktığında gördüğünden menün olmaz. Oysa bir tırtıl gelişimini sürdürürken
sonucu düşünmez; olana izin verir; direnmez.
Kabul görme, onaylanma ve
beğenilme ihtiyaçlarımız yaşamımız boyunca sürer. Başkalarının ne dediğinin
önemini yitirdiği, ben olma duygusunun, kendi fikirlerinin kabul görmesinin
öneminin arttığı ergenlik dönemindeki gençlerin, toplumsal kabullenme ve bir
grubun parçası olma ihtiyaçları had safhaya ulaşır.
Hormonlardaki hızlı değişim
nedeniyle ruh hallerinde dengesizlik görülmesi doğaldır. Cinsel kimliğin
gelişmesi ve merakın artmasıyla birlikte, kendisini toplumsal tabuların,
kulaktan dolma fikirlerin arasında bulan ergenin bu dönemi sağlıklı atlatması
gelecekteki sosyal ve cinsel hayatının kalitesini belirler.
Ergen ne çocuktur, ne yetişkin.
Arada kalmıştır. İlgi ve şefkat beklerken kendisine bir çocuk, fikirlerinin
kabul görmesini isterken bir yetişkin gibi davranılmasını ister. Hata yapma
özgürlüğü olsun ister her şeyden önce.
Ebeveynlerin tutumu kız ve erkek
çocuklar için farklı olmalıdır. Kız çocuklar bedenlerindeki değişim konusunda
annelerinden destek almak; cinsellik konusunda doğru bilgilendirilmek ve
yetişkin olmanın sorumluluklarını öğrenmek isterler. Bu dönemde babalarından
uzaklaşmaları anlayışla karşılanmalıdır.
Erkek çocuklar beden ve
seslerindeki değişime ayak uydurmaya çalışırken babalarından destek görmek;
cinsel isteklerindeki artışın normal olduğunu, sürecin geçici olduğunu duymak
isterler.
Ebeveynler, kendilerinden destek
bekleyen ama bunu doğru ifade edemedikleri için dengesiz davranışlar sergileyen
çocuklarına sabırla yaklaşmalı, yaşam deneyimlerinden bahsederek kaygılarını
azaltmalıdırlar.
Depresyon, yeme bozuklukları,
nevroz, cinsel isteksizlik ve madde bağımlılığının başlama dönemi olabilecek bu
dönemi sabırla, anlayışla, sevgi ile geçiren ebeveynler, çocuklarının tüm
yaşamını olumlu yönde etkileyecek katkılar sağlarlar.
Kız çocuklarının annelerine
düşen sorumluluk daha fazladır. Vajinismus, frijidite gibi rahatsızlıkların
kökeni bu dönemde yapılan baskı ve cinselliğin ayıp, korkunç bir olgu olduğuna
dair iletilerdir.
Erkek çocukların müstakbel
eşlerine yaklaşım biçimleri bu dönemde belirginleştiği için rol model olan
babalarına düşen sorumluluk da büyüktür.
Dönemin geçici olduğu ve
yetişkin olmak için bu aşamadan geçmenin gerekliliği iyi ifade edilir, doğru
bilgilendirme ile merakları giderilir, davranışları sevgi, saygı, yüksek
tolerans ve anlayış ile karşılanırsa hem ebeveynler hem gençler için sağlıklı
bir ergenlik süreci yaşanacaktır.
Uzm. Hipnoterapist, Psikolog
Gani Eser ©2015
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)