Translate

30 Temmuz 2015 Perşembe

Çocuğunuzun karakter gelişimi için




Sağlıklı düşünen her ebeveyn harika çocuklar yetiştirmek ister. Kendilerinden daha iyi, daha konforlu yaşasınlar diye ellerinden geleni yaparlar.  Ancak; iyi niyetli çabalar her zaman istenilen sonuçlara yol açmayabilir.

Çocuklarımız bizim aynamızdır. 0-6 yaş aralığındayken taklit ederek öğrenirler; sözcüklerimizden ziyade beden dilimize dikkat ederler. Karakter gelişiminin temellerinin atıldığı bu dönemde yapılması ve yapılmaması gerekenleri bilmenizde yarar var.

Öz güven gelişimi için:

1-Çocuğunuz düştüğü zaman -eğer canı yanmamışsa- hemen yanına gidip kaldırmayın.

2-Kendi becerebileceği işleri elinden almayın.

3-Mükemmeliyetçi olmayın. Elinden geleni yapıyor olması yeterlidir.

4-Başardığı ya da çaba gösterdiği konularda övgünüzü esirgemeyin.

5-Kucağınıza almaktan, sarılmaktan, başını okşamaktan, sevgi sözcükleri söylemekten çekinmeyin.

6-Başka çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslamayın.

7-Baskı kurmayın. Sürekli eleştirmeyin.

Bencil olmaması için:

1-Her eylemine koşulsuz destek vermeyin. Doğru ile yanlışı ayırt edebilmeyi öğrenebilsin.

2-Hataları konusunda konuşmaktan çekinmeyin. Doğru ifade ettiğinizde size hak verecektir.

3-Kurallar koymaktan korkmayın. Belirsizlik çocukları olumsuz etkiler.

4-Paylaşmayı, yardımseverliği eylemlerinizle gösterin. Rol model olun.

Karakterinin gelişmesi için:

1-Konuşurken göz temasında bulunun. Onun boyuna inecek kadar eğilin.

2-Bebek gibi değil bir yetişkin gibi; kendiniz gibi konuşun.

3-Birlikte zaman geçirin, oyunlar oynayın.

4-Koşulsuz olarak sevin ve seviliyor olduğunu, güvende olduğunu ve değerli olduğunu her fırsatta söylemeyi ihmal etmeyin. Özellikle gece yatmadan önce; “seni seviyoruz, bizim için çok değerlisin ve güvendesin,” diyerek uykuya dalmasını sağlayın.

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Kelebeğe dönüşen tırtıl




Ergenlik ve orta yaş dönemi bazı yönlerden birbirine benzer. İkisinde de fiziksel değişimler karşısında bocalama ve ayak uyduramama söz konusu olabilir.

İnsanların değişim karşısındaki tutumları kişilik özelliklerini belirler. Kimimiz hemen adapte olur, kimimiz direnir. Uyum sağlayabilenler için yaşam daha kolaydır.  Direnç göstermek ise işleri zorlaştırır.

Ergenin bedenindeki değişimler yetişkin olmasının habercisidir. Kelebeğe dönüşen tırtıl misali aynaya baktığında gördüğünden menün olmaz. Oysa bir tırtıl gelişimini sürdürürken sonucu düşünmez; olana izin verir; direnmez.

Kabul görme, onaylanma ve beğenilme ihtiyaçlarımız yaşamımız boyunca sürer. Başkalarının ne dediğinin önemini yitirdiği, ben olma duygusunun, kendi fikirlerinin kabul görmesinin öneminin arttığı ergenlik dönemindeki gençlerin, toplumsal kabullenme ve bir grubun parçası olma ihtiyaçları had safhaya ulaşır.

Hormonlardaki hızlı değişim nedeniyle ruh hallerinde dengesizlik görülmesi doğaldır. Cinsel kimliğin gelişmesi ve merakın artmasıyla birlikte, kendisini toplumsal tabuların, kulaktan dolma fikirlerin arasında bulan ergenin bu dönemi sağlıklı atlatması gelecekteki sosyal ve cinsel hayatının kalitesini belirler.

Ergen ne çocuktur, ne yetişkin. Arada kalmıştır. İlgi ve şefkat beklerken kendisine bir çocuk, fikirlerinin kabul görmesini isterken bir yetişkin gibi davranılmasını ister. Hata yapma özgürlüğü olsun ister her şeyden önce.

Ebeveynlerin tutumu kız ve erkek çocuklar için farklı olmalıdır. Kız çocuklar bedenlerindeki değişim konusunda annelerinden destek almak; cinsellik konusunda doğru bilgilendirilmek ve yetişkin olmanın sorumluluklarını öğrenmek isterler. Bu dönemde babalarından uzaklaşmaları anlayışla karşılanmalıdır.

Erkek çocuklar beden ve seslerindeki değişime ayak uydurmaya çalışırken babalarından destek görmek; cinsel isteklerindeki artışın normal olduğunu, sürecin geçici olduğunu duymak isterler. 

Ebeveynler, kendilerinden destek bekleyen ama bunu doğru ifade edemedikleri için dengesiz davranışlar sergileyen çocuklarına sabırla yaklaşmalı, yaşam deneyimlerinden bahsederek kaygılarını azaltmalıdırlar.

Depresyon, yeme bozuklukları, nevroz, cinsel isteksizlik ve madde bağımlılığının başlama dönemi olabilecek bu dönemi sabırla, anlayışla, sevgi ile geçiren ebeveynler, çocuklarının tüm yaşamını olumlu yönde etkileyecek katkılar sağlarlar.

Kız çocuklarının annelerine düşen sorumluluk daha fazladır. Vajinismus, frijidite gibi rahatsızlıkların kökeni bu dönemde yapılan baskı ve cinselliğin ayıp, korkunç bir olgu olduğuna dair iletilerdir.

Erkek çocukların müstakbel eşlerine yaklaşım biçimleri bu dönemde belirginleştiği için rol model olan babalarına düşen sorumluluk da büyüktür.

Dönemin geçici olduğu ve yetişkin olmak için bu aşamadan geçmenin gerekliliği iyi ifade edilir, doğru bilgilendirme ile merakları giderilir, davranışları sevgi, saygı, yüksek tolerans ve anlayış ile karşılanırsa hem ebeveynler hem gençler için sağlıklı bir ergenlik süreci yaşanacaktır.

Uzm. Hipnoterapist, Psikolog Gani Eser ©2015